1 Haziran 2017 Perşembe

O Kadar da Önemli Değilsin?

Herkes mütevazilik adı altında egolarını şişiriyor bu devirde. Bir yüksekten felsefik söylemler falan filan. Biz kimiz ki hiçiz aslında demeler. Ama nedense sözler oturmuyor bende tam olarak yerli yerine. Bir hava boşluğu kalıyor arada. Hiçiz dedikçe bir şey zannediyoruz kendimizi. Kendini mağdur yada Mevlana yapıp herkesi affetmeler, herkesi suçlamalar.. Kendimizi bir ciddiye alıyoruz ki sormayın. Kendimizle Dalga geçmelerimiz bile kontrollü.. Ben espri yapabilirim ama sen yapamazsın benimle ilgili?? Adı üstünde espri? Ne bu ciddi resmi kurum duygusal hali? Ne bu ben merkeziyetçiliği maskeleyip maskeleyip satmaya çalışmalar? Herkes Hindistan firarisi sanki. Yok böyle bir dünya aslında! Hashtag:Yalan dünya. O kadar asma suratını be abla? Maymuna benzesek nolur sanki! İş toplantısının ortasında ağlasak dünya sarsılmaz belki. Bırak kendini allahasen.. Gerçekten üç günlük dünyada istediğin kadar like alsan artmaz bir gün daha ömrün.. Azalmaz değerin az like'la; sen neysen o'sun aslında. O kadar da karışık değil. Uzaya gitmiyoruz. sağa sola merhaba deyip geçin gidin. Detaylarla uğraşmak bilimadamlarının işi. Kendi üzerinde bu kadar düşünme.. Hepi topu 3 günümüz var, azalırken her an ne bu ciddi havalar.. Yakından bakarak hiçbirşeyi doğru algılayamazsın. Uygun mesafeye gelmelisin  görebilmek için.  Kitaplardan öğrenmekten vazgeçsen hayatı kendine labarotuvar faresi muamelesi yapmasan. Yaşasan gitsen sadece aslında. O kadar da miden ağrımaz aslında. Bir matematik problemine dönüştürmeyen şu lalezar hayatı koklamalara doyamazsın. Ama sen konumlandırarak kendini olmadığın yerlerde iyice kayboluyorsun. Neden bu kadar korkak olduk neden bu kadar yavan olduk, neden bu kadar zorlaştırdık. Milyarlarcayız unutma...

Sırtına Dokunabiliyor musun?

Kendi sırtına uzanabiliyor musun? Omzunun üzerinden veya aşağıdan uzatıp kolunu sırtına dokunabiliyor musun? Eğer yapamıyorsan da dokunmaya çalışmalısın.. Önce zorlanırsın belki ama zamanla esnekliğin artar, kolun uzar ve dokunursun sırtına. Çalışmalısın tabi bunun için. öncelikle. Küçük adımlarla sırtına ulaşmalısın.  Düzenli egzersizler yapmalısın.

Ergenlikten beri kafamın içinden en çok geçen soru “biz yalnız mıyız?” daha doğrusu  “yalnız mıyım?” Yani mutlulukta, coşkuda, hüzünde, aşkta,  ölümde, hastalıkta, yasta, kırgınlıkta yani bir duyguyu yaşarken ben yalnız mıyım?  Açıkçası Yalnız olmak bana pek cazip gelmezdi. O yüzden kalabalıkları severim. Kalabalık olmaya çalışırım. Belki en çok bunun için gayret göstermişimdir hayatımda. Çünkü içimden korkunç bir ses bu soruya kısık bir sesle yanıt verir.  Hiç ama hiç hoşuma gitmeyen bir yanıt. "Yalnızsın”.  Bu yanıtı duymak işime gelmez o yüzden çoğu zaman yok sayarım duymazdan gelirim bu hışırtılı yanıtı. İspatlamaya çalışırım çok farklı şekillerde. Bak işte yalnız değilim derim. Ailem var, Arkadaşlarım var, sevdiklerim var, aşklarım var. Yalnız değilim bu kocaman gezegende. Dinler dinler ama ikna olmamış gibi  “Yooo!” der yalnızsın yapayalnız hem de”. Yalnız olmak insana iyi gelmez ki diye düşünürüm. Tüm bu olan bitenle tek başıma baş edemem gibi gelir. Umarsızca tekrar eder. “Yine de yalnızsın!” Yalnızsam eksiğim diye düşünürdüm. Sanki böyle ben bir pazzılım da bir parçam kaybolmuş gibi. Hep tamamlanmaya çalışmam bu yüzdendi.  Koşup nefes nefese kalırsın da kalbin çıkacak gibi olur ya öyle korkardım öyle hızlı atardı kalbim o yalnızlığı hissedişlerimde…  Kaçabildiğimce kaçardım o histen. O ses hiç susmazdı, "Yalnızsın"!

Eski tanımlamalara göre yolun yarısında “eksik değilim ki ben" dedi içimden bir ses. Tamamlanma çaban boşuna, hiç gerek yok bu telaşa… Rahatla, yavaşla, tamamlanmaya uğraşma.  Hepimiz Ayrı ruhlar olarak bu dünyadayız. Sadece birlikte şarkılar söyleyebiliriz, dansedebiliriz o kadar. Birbirimizle tamamlanıp eksilmeyiz.” Temel kavramsal çözümlemem değişince oldukça  rahatladım. O sesle barıştım kaçmayı bıraktım.

Çok yalnız hissettiğimde ya da bir sırt sıvazlamasına ihtiyacım olduğunda kendi kolumla sırtıma dokunmaya çalışıyorum. Sırtımı sıvazlıyorum. Bu beni mahzun hissettirmiyor tam tersine artık eksik hissetmemenin iç serinliğini duyuyorum. Kendi sırtına dokunabildiğinde geçmeyen acı yok. Sırtına dokunmaya çalış.