21 Ocak 2013 Pazartesi

Beş Metrekare Yeter Bana

Gün içinde veya dışında ben benimle sessiz bir yerde başbaşa kalıp sohbet etmezsem vücudumdan kurtlar çıkar. İnsanların arasında veya değil sessizliği yakalamam şart... Beynimden milyonlarca ışık geçer o anlarda. Ne düşündüğümü bilmem, o sırada aslında nerede olduğumu da... Ama sanki çiçeklerin gece nefes alabilmesi gibi ben de sadece o anlarda nefes alabilirim... İnsanlar ve sözler yorduğunda koşarak kaçarım, dursam bile durduğum yerde uzaklaşırım. Beş metre karelik bir alan yaratırım etrafımda; kimseyi almam içine... Kendi kendime gelene kadar susar kalırım.
Terapi gibi değil, nefes gibi benim için o anların varlığı... Yokluğu bir nevi ölüm.. Varlıklar arasında geçen saatler geçmek bilmez yoksa.. Kendi kendi içimde çoğalırım matruşka gibi. Yenidenkendime gelip yenilenene kadar çıkmam dışarıya. Sesim soluğum kesiliverir... Başka bir evrende, boşluk serinliğinde salınır dururum.. Odaklanmadan, sorgulamadan, konuşmadan, hareket etmeden.

İçimden nehirler geçer o boşlukta.. Buz gibi sularla yıkar içimi.. Sular alır götürür tüm birikenleri. Bazen bir yola gitme ihtiyacıyla bazen uyuma ihtiyacıyla kendini hissettirir bu heves. Tek bağımlılığım hayattaki bu boşluğun yaratığı hafifleme etkisi. Rüyalar gibi çalışır "boşluk"; bir çeşit kendini onarma mekanizması..

Ne düşünüyorsun diye soranlara "hiç" derim sadece. O sırada ruhumu periler ellerinden tutup yukarıya doğru sürüklüyor sanki... Varlığımın şaşkınlığı bu uçma hissi.
Yeryüzüne indiğimde rahatlamış, hafiflemiş ve bir sürü şeye karar vermiş bulurum kendimi. bilinçaltının bilinçli eylemleridir bazı yaklaşımlara göre bu anlar.  Bilimsel yaklaşamam kendi deneyimime malesef... Bildiğim tek şey bu herşeyden izole beş metrekareye olan bağlılığımdır..
Beş metre karem olsun kaçabileceğim; başka birşey istemem.

Matruşka gibi doğarım orada yeniden ve yenilenerek..

1 yorum:

  1. kelimelerin gücü adına :) harikasın :) yalnız kalmak istegi bu kadar keyifli anlatılabilir. bRu

    YanıtlaSil