12 Nisan 2012 Perşembe

Amigdalaya Övgü

Amigdala (corpus amygdaloideum),  insanlığın yerlere eğilerek minnetini sunması gereken bir nokta beynimizin içinde yer alan. Eğer ben bugün burada bunu yazabiliyorsam,  badem şekeri gibi amigdalam sayesinde. Amigdala, beynimizdeki tüm duygusal bilgiyi depolayan ve sürekliliğimiz için kullanan bölümmüş meğer.

Genetik tarihçemizde yer alan ve insanın hala varolmasını sağlayan tüm evrimsel bilgiler de yine amigdalamızda yer alıyormuş. Amigdala, beynin bir bilgiyi çok kısa sürede kavrayıp cevap verebilmesiyle görevliymiş...  Bu görevi yerine getirirken malesef yeterli zamana sahip olmadığı için bilgiyi benzetme yoluyla anlamlandırıyormuş. Eğer duruma ait temel şartlar daha önceki deneyime sahipse hemen harekete geçirip seni bir önceki durumda verdiğin yada vermen gereken tepkiyi vermeni sağlıyormuş.  
Ne kadar anlatsam ne kadar övsem az sana, amigdala.
Mesela, bir hayvanı daha önce hiç görmemiş olsak bile daha ne olduğunu tam olarak anlayamadan korkup kaçmaya başlamamızın nedeni, amigdaladaki bu şahane hızlı işleyen adımlarmış. Çok çok eski çağlarda, ormanda o hayvanı gören atalarımızın amigdalasına bu bilgi kaydedilmiş ve asırlar sonrasında biz bir saniye gördüğümüz ya da sesini duyduğumuz cismi (işin en komik kısmı  bu cisim bazen o hayvan olmayabilir) o hayvan sanıp hızla koşmaya başlayabiliriz.

Amigdala, bizim kişisel duygu sandığımız aynı zamanda. Daha bir bebekken  (hatta amigdala kısmı oluşur oluşmaz beynimizde) yaşadığımız her anı bir kodla yazılıyor amigdalamıza iyi ya da kötü.. Yıllar sonra aradaki bağlantıyı hiç farketmeden bebekken annemizin gösterdiği sevgiyi ya da karşıt duyguyu veya o duyguyu bize anımsatan  davranışı birinde hissedip ona bağlanıyoruz kuvvetlice.. Nedenini bilemiyoruz hiçbir zaman.. Bütün duygu ve deneyimlerin özü kalıyor derinlerde bir amigdala'da...

En unutkan insanların bile amigdalasında tüm duygusal anıları olduğu gibi duruyor.  Korkman, üzülmen, savunmaya geçmen, sevinmen gibi tüm duygularının kökleri bu küçük ve badem şeklindeki parçacıkta saklı...
Hani biriyle konuşurken bazen birden geriliverirsin; ağzından sanki bir başkası söylüyormuşcasına söylenen sözler çıkıverir.. Ne sen ne de karşındaki anlar nedenini bu patlamanın.. Bir tek Amigdala anlar; daha doğrusu benzetir o anı başka bir ana... Sen buna benzer başka bir anda muhtemelen üzülmüşsündür; amigdalan şartları o ana benzetmiştir ve seni korumak için saldırıya geçmiştir. Amigdala esareti şok gibi birşeydir.  Geçtikten sonra pişmanlık ve kafa karışıklığı yaşarken bulursun kendini, az önce ne yaptım? O konuşan, o bağıran ya da o kaçan kimdi? 
Amigdala,  bizim fiziksel ve ruhsal sağlığımızı koruyabilmemizi sağlıyor; zaman zaman yanılıp bizi gereksiz yere tepkiler vermeye itmesine göz yummalıyız bu yüzden.  

Amigdalası doğru çalışmayan kişilerin ciddi psikiyatrik rahatsızlıkları olabiliyormuş zamanla bir bitkiye bile dönüşebiliyorlarmış. Her gün şükretmeliyiz amigdalamız çalıştığı için..
Amigdalayı tanıdıktan sonra yaşadığım çok sayıdaki şok anı geldi aklıma...  Asıl suçlu amigdalam; ben değilim o bağırıp çağıran... Amigdalam sizden özür diler... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder